Bu çalışma ile üniversite öğrencilerinin sürekli kaygı düzeyleri ile sosyodemografik özellikleri arasındaki ilişkinin analiz edilmesi amaçlanmıştır. Aralık 2014-Şubat 2015 döneminde Bingöl Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde yapılan tanımlayıcı nitelikteki bu araştırmada 370 öğrenciye ulaşılmıştır. Verilerin toplanmasında; sosyo-demografik özellikleri belirlemeye yönelik sorular ile C. D. Spielberger ve arkadaşları tarafından (1970) geliştirilen ve Türkçeye uyarlaması Öner ve Le Compte tarafından (1983) yapılan ‘’Sürekli Kaygı Envanteri” kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizi SPSS 22.00 istatistik paket programıyla, verilerin istatistiksel karşılaştırılması ise Bağımsız T-Testi, Mann Whitney-U Testi, Tek Yönlü Varyans Analizi ile değerlendirilmiştir. Araştırma sonucunda öğrencilerin büyük çoğunluğunun (%68,1) yüksek kaygı seviyesinde olduğu bulunmuştur. Sürekli kaygı düzeyi ile sosyodemografik değişkenlerden sadece cinsiyet (p<0,001) ile karşı cinsten arkadaşı olanlar (p<0,004) arasında anlamlı bir ilişki saptanmıştır.
This study aims to analyse the relationship between trait anxiety level and socio-demographic characteristics of university students. In this descriptive study, 370 students were reached between December 2014 and February 2015 in Bingöl University, Faculty of Economics and Administrative Sciences. The questions for determining the social-demographic characteristics and “Trait Anxiety Inventory” which was developed by C. D. Spielberger et al. (1970) and which was adapted to Turkish by Öner and Le Compte (1983) were applied for collecting data. The analysis of the collected data was made by means of SPSS 22.00 statistics package program. As for statistical comparison of the data; independent t-test, mann whitney-u test, one-way analysis of variance were applied. The results of the research revealed that most of students (68,1 %) had high level of anxiety. The relationship between trait anxiety level and sex (p<0,001) as well as the relationship with the opposite sex (p<0,004), among socio-demographic characteristics, was determined to be significant.